14 Şubat 1992 tarihinde; şair, yazar, mütefekkir ve Yedi Güzel Adamdan biri olan Mehmet Akif İnanın 14 arkadaşıyla birlikte kurduğu Eğitim-Bir-Sen, tarihin şanlı bir mücadele destanı olarak kaydedeceği 23 yılı geride bırakmış bulunuyor. Kuruluşunu kamuoyuna açıkladığı deklarasyonunda çalışanların hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi yönünde bir sendikal mücadeleyi kuşanmakla birlikte Türkiyenin ve dünyanın sosyal ve siyasal meselelerine ilişkin yüksek duyarlıklı bir örgüt olacağını belirten Eğitim-Bir-Senin 23 yıllık sendikal mücadelesi, kuruluş deklarasyonunda ifade ettiği bu çerçevede şekillenmiştir. Eğitim-Bir-Sen, emek ve özgürlük mücadelesi şeklinde geçen 23 yılda, dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan bir acıyı yüreğinde hissetmiş, mazlum ve mağdurların en büyük sığınağı olmuştur. Eğitim-Bir-Sen, çalışma hedefi olarak eğitimcilerin mesleğini icra ederken mesleki sorunlardan ve ekonomik darboğazdan arındırılmış bir zihin berraklığı içerisinde bulunmasını hedeflemiştir. Bu hedefe nitelikli temsille ulaşılabileceğini bilen Eğitim-Bir-Sen, çalışanların nitelikli temsili doğrultusunda da mutlaka Genel Yetkili Sendika olmanın gereğine inanarak ve eğitim çalışanlarını sadece üyelik imzasını atmaya değil, gönül birlikteliğine davet etmiş, sağlam bir örgütsel yapı ortaya çıkarmaya çabalamış ve bu mücadelesinin sonunda Genel Yetkili Sendika olmuştur. Genel Yetkili Sendika unvanıyla çalışanları toplu sözleşme masasında temsil eden Eğitim-Bir-Sen, etkili temsil için de grevli ve toplu sözleşmeli sendika yasası mücadelesi vermiş ve Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet diyerek 2010 referandumunda anayasaya toplu sözleşmenin girmesini sağlamıştır. Eğitim-Bir-Sen, çalışanları Genel Yetkili Sendika olarak temsil ettiği yıllarda, önceki yıllarla kıyas kabul etmeyen sonuçlar elde etmiştir. Eğitimin ideolojik biçimlendirme aygıtı olarak kullanılma gayesine yoğunlaşılarak, nitelikli eğitimin ıskalandığını ve ülkenin beyin gücünün ziyan edildiğini gören Eğitim-Bir-Sen, paradigmasal açıdan eğitimin sorgulanması gerektiğine işaret etmiş ve eğitimin ülkenin gelişimine, ülke insanının mutluluğuna hizmet eden objektif bir hizmet alanına dönüştürmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. Cumhuriyetin cumhurla örtüşme problemi içerisinde olduğunu düşünen Eğitim-Bir-Sen, halkına yabancı bir yönetme anlayışının halkı biçimlendirme doğrultusunda gerçekleştirdiği başörtüsü yasağı, katsayı engeli, kesintisiz eğitim vb. zulümlerin bertaraf edilerek devletin millete göre reorganize edilmesine çaba göstermiş; 28 Şubat, 27 Nisan gibi antidemokratik yaklaşımlar sürecinde emeğin ve ekmeğin özgürlükle birlikte değerli olduğu düşüncesiyle hareket etmiş, milletin yanında gür bir sada olarak yer almıştır. Eğitim-Bir-Sen, 23 yılda ortaya koyduğu atak, kararlı, ilkeli ve tutarlı sendikal mücadelesini, Türkiye?nin gelişmesi, kalkınması, özgürlük alanlarının geri dönülemez biçimde alabildiğine genişletilmesi mücadelesine en büyük katkıyı sunma doğrultusunda ortaya koymaya; Zulme rıza, zulümdür fehvasınca dünyada sergilenen zulümlere dur demeye devam edecek, mazlum ve mağdurların en büyük sığınağı olmayı daima sürdürecektir.