Memur-Sen Kadın Komisyonu’nun düzenlediği “Sendikalılıktan Sendikacılığa Sertifikalı Online Eğitim Programı”nın konuğu Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş oldu. Memur-Sen Eğitim’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Yıldız’ın açılışını yaptığı konferansta “Müslümanların Ortak Davası: Filistin” konusu ele alındı.
Çevrimiçi olarak gerçekleştirilen konferansa Memur-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın’ın yanı sıra Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız ve çok sayıda kadın teşkilat mensubu katıldı. Kudüs’ün Müslümanlar için özel bir yeri ve önemi olduğunu belirten Ali Erbaş, “İslam dünyasının büyük alimlerinden biri olan Yusuf El Karadavi’nin deyimiyle Kudüs her Müslümanın ortak davasıdır. Aynı başlığı taşıyan eserinde Karadavi Müslümanlar tarafından Kudüs’e atfedilen kutsallık düşüncesini beş gerekçeye dayandırmaktadır. Bu beş gerekçeden birincisi Kudüs’ün ilk kıblemiz olmuş olmasıdır. İkinci neden Kudüs’ün isra ve miraç şehri olması, üçüncü bir gerekçe ise Beytü’l Makdis’in yani Kudüs’ün İslam dininde kutsal şehirlerden birisi olması, dördüncü neden Kudüs’ün peygamberlik ve bereket yurdu olmasındandır. Beşinci neden ise Kudüs’ün ribat ve cihat yurdu olmasından dolayı Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilmesidir” dedi.
“Kudüs ve çevresi bu acıyı en derin şekilde hissediyor”
Erbaş, tarih boyunca Müslümanların idaresinde olan beldelerde, şehirlerde Müslümanlar, Yahudiler, Hristiyanların barış içerisinde yaşadığına dikkati çekerek, “Ne zaman ki Müslümanların idaresinden çıkmış ise o şehir, belde ya da bölgeye huzursuzluk, çatışmalar, zulümler, katliamlar gelmiştir. İşte bugün olduğu gibi… Televizyon kanallarında, canlı yayında zalimlerin masum insanları nasıl bombaladıklarını gördük. Bunu Gazze’de yapıyorlar, Gazze dışında yapıyorlar, şimdi Lübnan’a sıçradı. Bütün insanların gözü önünde bunu yapmalarından dolayı biz hicap duyuyoruz, insanlığımızdan utanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Müslümanların dağınıklığının sebebiyle İslam coğrafyası son birkaç asırdır ardı arkası kesilmeyen işgallere, savaşlara, katliamlara ve soykırımlara sahne olduğuna işaret eden Erbaş, uzun yıllardır Kudüs ve çevresinin bu acıyı en derin şekilde hissettiğini söyledi.
Yıldız: Duyulan inanç çalışmalarımızın haklılığını ortaya koyuyor
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Ali Yıldız ise Memur-Sen Konfederasyonu Kadın Komisyonunun örgütlü gücünü sürekli diri tutmak üzere içe dönük eğitim faaliyetlerini sürdürdüğünü hatırlatarak, “Bu minvalde, komisyonumuz yenilenen teşkilatlarının sendikal bilgi ve becerilerini artırmak, kişisel yeterlik ve kurumsal kapasitelerini güçlendirmek amacıyla yaklaşık üç yıldır çevrimiçi eğitimler gerçekleştirmektedir. Bu eğitimler vesileyle on binlerce kadın sendikalıya ulaşmak suretiyle yüze yakın eğitim verilmiş; böylece kadın sendikacı kadroların yetişmesine katkı sunulmuştur. Bizler inanıyoruz ki Kadınların olmadığı her yer yarımdır örgütlülük de eğitim de yarımdır. Bu yönüyle aile içi ve kültürel sorumluluklarından dolayı aynı zamanda iş ile beraber bunu yapmaya çalışan kadınların üçünü bir mesai olarak sendikal örgütlenmeye duydukları inanç bizim yaptığımız çalışmaların haklılığını ortaya koymaktadır” dedi.
Aydın: Mücadelemiz sürecek
Programda katılımcılara hitap eden Sıdıka Aydın ise Memur-Sen Kadın Komisyonu olarak; Türkiye’nin lider kadınları için düzenlenen Sendikalılıktan Sendikacılığa Eğitim Programının sadece sendikal alana hitap etmediği, kişisel gelişim, değerlerimiz ve aktüel konuların istişare edilmesi adına da önemli bir atılım olduğunu hatırlatarak; “Bugün Siyonist İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırımın ve giderek yayılan vahşetin yıldönümündeyiz. Biz ilk günden itibaren bu zulmün karşısında olduğumuzu gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla yüksek sesle ifade ettik, Kudüs özgürlüğüme kavuşana kadar da bu mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
Filistin’de başlayan zulmün her geçen gün ülkemize adım adım yaklaştığına da dikkat çeken Aydın, “Kudüs hepimizin ortak meselesidir diyerek çıktığımız bu yolda vahşetin adım adım sınırlarımıza geldiğinin bilincindeyiz. Artık birlik ve beraberliğe daha çok ihtiyacımız var. Ahlaki ve hukuki olarak hiçbir sınır tanımayan bu gözü dönmüş zalimlerin de elbet bir gün sonu gelecek. Bu noktada bizlere düşen; vahşetin karşısındaki dik duruşumuzu sürdürmek, gerek mitinglerle gerek sosyal medya da gerekse yaptığımız boykotlarla tarafımızı belli etmektir” ifadelerini kullandı.