2014-2015 eğitim-öğretim yılının birinci döneminin sonuna geldik. Bu eğitim-öğretim yılında öğretmen ihtiyacına binaen yaşanan mağduriyetlerle bazı eğitim kurumlarında öğretmen ve yöneticilere karşı uygulanan şiddet, öğretmenlerin özür durumuna bağlı yer değişikliği, yönetici görevlendirmelerinde yaşanan bazı olumsuzlukların dışında çok ciddi sorunların yaşanmadığı gözlenmiştir. Bu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen 19. Milli Eğitim Şûrası’nda önemli bazı kararlar alınmıştır. Söz konusu kararlar acilen uygulanmalıdır.
Memurlara Kılık Kıyafet Dayatma Uygulaması Sona Erdirilmelidir
Ülkemizde yıllardır kamusal alan yalanıyla kadınlara ve kız öğrencilere yönelik uygulanan kılık ve kıyafet dayatmaları, Eğitim-Bir-Sen’in çeşitli eylem ve etkinliklerden sonra başlattığı, kamuoyu desteğini ortaya koyması bakımından bir ilk olan kampanya sonucunda toplanan 12 milyon 300 bin imza ve sonrasında ortaya koyduğu sivil itaatsizlik eylemi neticesinde kamuda çalışan kadınlara yönelik ‘başı açık’ dayatmasına son verilerek, kadının kamu hizmetine katılımında önemli bir eşik aşılmıştı. Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te de yapılan değişiklikle öğrencilere kılık kıyafet dayatmasının kaldırılması son derece önemli bir adım olmuş ve bir yasak daha tarihe karışmıştır. Ama Kamu personelini ilgilendiren çerçeve yönetmelikte de acilen değişiklikler yapılarak, sivil itaatsizlik gerekçelerimizden olan erkek kamu çalışanlarına da kılık ve kıyafet dayatmalarından vazgeçilmelidir.
15 Bin Atama Değil 100 Bin Öğretmen Ataması Yapılmalıdır
Şubat ayında 15 bin öğretmen ataması yapılacaktır. Ara dönemde 15 bin öğretmen ataması azımsanacak bir rakam olmamakla birlikte, öğretmen ihtiyacı dikkate alındığında bunun yeterli olmayacağı açıktır. Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır. Bunun için 15 bin yeni öğretmen atamasının 100 bine çıkarılması için imkânlar zorlanmalı ve öğretmen açığı nedeniyle yaşanan problemlerin önüne geçilmelidir.
Şûra Kararları Hayata Geçirilmelidir
2010 yılında yapılan 18. Milli Eğitim Şûrası’nda sendikamızın teklifleri doğrultusunda yeni eğitim sistemine geçiş, Milli Güvenlik Dersi’nin kaldırılması, Kur’an-ı Kerim, Siyer ve Temel Dini Bilgiler derslerinin müfredata girmesi gibi önemli kararlar alınmış ve kısa sürede yapılan düzenlemelerle hayata geçirilmişti. 19. Milli Eğitim Şûrası’nda, “Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri”, “Öğretmen Niteliğinin Artırılması”, “Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin Artırılması” ve “Okul Güvenliği” konularında;
-Alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması,
-İlkokul 1, 2. ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması,
-Ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi,
-Değerler eğitimine öğretim programlarında etkin bir şekilde sarmallık anlayışla yer verilmesi,
-Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi,
-Öğretmenlere 4 yıla bir yıpranma payı verilmesi,
-Osmanlı Türkçesinin Anadolu İmam Hatip Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinde zorunlu, diğerler liselerde ise seçmeli ders olarak okutulması,
-Ortaokullarda 5, 6 ve 7. sınıflarda birer saat rehberlik dersinin konulması gibi önemli kararlar alınmıştır. Şûrada alınan bu kararlar başta olmak üzere, tüm kararlar hayata geçirilmelidir.
Müfredatta Temel Değişikliklere İhtiyaç Var
4+4+4 eğitim sistemiyle istenen sonuçların elde edilebilmesi, insanımızın sahip olduğu ahlaki ve toplumsal değerlerin, müfredatın yeniden belirlenmesi noktasında öncelikle göz önüne alınması elzemdir. Zira değerler; düşünmede ve zihni muhakemede birer araç olarak kullanılmak, kişilerin dikkatini istenen, yararlı ve önemli görülen kültür nesneleri üzerinde odaklaştırmak, ideal düşünme ve davranma yollarını göstermek gibi fonksiyonları icra eder. İnsan davranışlarını belirleme ve insan karakterini şekillendirme noktasında oynadıkları bu çok önemli rol nedeniyle toplumun sahip olduğu bu değerlerin yeni nesle aktarılması, belirli bir düzen, iç tutarlılık ve bir sistem dâhilinde verilmesi gerekmektedir. Konu, gerçekte basit bir müfredat değişikliğinin oldukça ötesinde bir ehemmiyeti haizdir. Her şeyden önce, ideolojik endoktrinasyon aracılığıyla tek tip vatandaş yetiştirmeyi hedefleyen bir toplum mühendisliği projesinin eğitim sistemine biçtiği işlevin, demokratik ve çoğulcu bir toplum tarafından kabul edilebilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra ‘tarih’, ‘devrim’, ‘Kemalizm’ ve ‘milliyetçilik’ benzeri kavramların kişiselleştirilmesi ve şahıs kültünün pekiştirilmesi amacıyla kullanılması da demokratikleşme çabalarına karşın, otoriterliğin kendisini yeniden üretmesine yol açmaktadır.
Bu nedenle, sadece temel eğitimde değil, yükseköğretim de dahil, eğitim ve öğretimin her kademesinde demokrasilerde ve çoğulcu bir yapıda olmaması gereken ve gerçekte herhangi bir etki de oluşturmayan ideolojik endoktrinasyonun sona erdirilmesini amaçlayan çoğulcu düşünmeyi ve farklılıklara saygıyı, empatiyi hedefleyen bir müfredat değişikliği zorunludur.
Öğrencilerimizin, özgüvene sahip, dürüst ve güvenilir, sorgulayıcı ve eleştirel düşünce yetenekleri gelişmiş, inisiyatif alabilen, rekabetçi, girişken ve iş birliğine açık, toplumun sorunlarına duyarlı, başkalarının görüş ve düşüncelerine değer veren, toplumsal değerlerinin farkına varan ve buna sahip çıkan, doğal varlıklara ve çevreye karşı duyarlı, toplumsal ve kültürel çeşitliliğe saygılı, en az iki dil yeterliliğine sahip insanlar olarak yetiştirilmesi yeni müfredatın temel felsefesi olmalıdır.
Öğretmen Nöbet Görevleri Ücretlendirilmelidir
Kamu kurumlarında yapılan her nöbet görevinin bir karşılığı bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarında nöbet görevinin bir karşılığının olmamasının izah edilecek bir tarafı yoktur. 2012-2013 yılı toplu sözleşme masasına da taşıdığımız, ‘Eğitim kurumlarında görevli yönetici ve öğretmenlerce fiilen yerine getirilen nöbet görevi karşılığında, nöbet tutulan her gün için 4 saat ek ders ücreti ödenir’ şeklindeki haklı talebimiz karşılanmalıdır.
Ek Ders Esaslarındaki Eşitsizlik Giderilmeli, Ders Ücretleri Artırılmalıdır
Uzun süredir öğretmenlerin ek ders ücretlerinde iyileştirme yapılmamıştır. Bakanlık, iki yıl önce sendikalardan da görüş alarak ek ders esaslarında yapmayı planladığı değişikliği bir türlü yapamadı. Ek ders esaslarında ücret dengesizliğine ve mağduriyete neden olan hükümler, uzun bir zaman geçmesine rağmen hâlâ değiştirilmemiştir. 2006 yılında köklü bir değişikliğe uğrayan ek ders esasları, dokuz yıla yakın bir süredir uygulanmakta ve değiştiği günden beri bazı adaletsizlikler devam etmektedir. Sendika olarak hazırlayıp bakanlığa sunduğumuz taslak dikkate alınmalı, gereken mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılmalıdır. Öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizlik, okul türlerine göre yöneticilere verilen ve izahı mümkün olmayan ek ders ücreti farklılıkları sorunu çözüme kavuşturulmalıdır. Hâlâ 10 TL’nin altında olan ek ders birim ücreti, iki katına çıkarılmalı, öğretmenlerin girebilecekleri ek ders saati üst limiti yeniden gözden geçirilerek, ihtiyaçlar doğrultusunda artırılmalıdır.
MEB Sınav Ücretlerinde Adaleti Sağlamalıdır
528 sayılı Kanunun 24’üncü maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 1’inci maddenin birinci fıkrası hükmü gereğince, (merkezi olsun ya da olmasın) Bakanlıkça yapılan bütün sınavlarda görev alanlara ödenecek ücretin, 18.01.2012 tarihli ve 2012/2723 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sınav Ücretlerine İlişkin Usul ve Esaslarda öngörülen ücretlerden az olmamak üzere belirlenerek sınav ücretleri arasındaki adaletsizlik giderilmelidir.
Okulların Bütçe Sorununa Çözüm Getirilmelidir
Milli Eğitim Şûrası’nda sendikamızın sunduğu tekliflerden olan ve şûra genel kurulunca da kabul edilen okullara bütçe verilmesi kararı zaman kaybetmeksizin hayata geçirilmelidir. Bütçe verilmemesi nedeniyle yaşanan sorunlara çözüm getirilmek üzere okulların zaruri harcamaları için okul aile birliklerince üretilmeye çalışılan çözümler yetersiz kalmaktadır. Okul yöneticilerinin eğitim liderliği yapmalarının önündeki en büyük engel olan okulların bütçe sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan en fazla zararı yine okul yönetimleri görmektedir. Şûrada alınan kararın gereği yerine getirilmeli, merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlık dönemi artık sona erdirilmelidir.
Kariyer Basamakları Sorunu Çözülmelidir
2004 yılında kariyer basamaklarında yapılan yasal düzenleme, hedeflenen sonucu vermemiştir. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının gereğinin yapılmaması, kariyer basamakları uygulamasındaki belirsizliği devam ettirmektedir. Tezli yüksek lisans yapanların açtıkları on binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay kararıyla öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddedilmiştir. Yüz binlerce öğretmen mağdur durumdadır. Bu sorun acilen çözülmelidir.
Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Bir An Evvel Yayınlanmalıdır
Öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde bağlı bazı sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların giderilmesi ve belirsizliklerin ortadan kaldırılması için bakanlığın yaptığı yönetmelik çalışması yeni sorunlara kapı aralamayacak şekilde değişiklikler yapılarak yürürlüğe konulmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığı, ara dönem öğretmenlerin özür durumuna bağlı il içi ve il dışı yer değişikliğinde yaşanan mağduriyetlerin tümünü gidermemiştir. İl dışı özür durumuna bağlı yer değişikliğinde önemli oranda yer değişikliği gerçekleştirilmiş, il içinde ise az bir kısmının ancak mağduriyeti giderilmiştir. Binlerce öğretmenin mağduriyeti hâlâ sürmektedir. Öğretmenlerin sağlık ve eş özrüne bağlı sorunlarının giderilmesi için il ve ilçe emri uygulaması getirilerek, mağduriyetler bir an evvel giderilmelidir.
Öğretmen atama ve yer değişikliği yönetmeliği ile eşi kamu kurum ve kuruluşları dışında 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddesinin (a) ve (b) bentleri kapsamında sigortalı olarak çalışanlardan; son iki yıllık süre zarfında en az 360 gün sigortalı hizmeti süresinin 3 yıla çıkarılmasını kabul etmek mümkün değildir. Bu konuda açmış olduğumuz davanın lehimize sonuçlanacağını ümit ediyoruz.
Karma Eğitim Mecburiyeti
Avrupa’da sorgulanan ve bilimsel araştırma sonuçlarıyla da yüzyılın pedagojik yanlışı olarak nitelendirilen karma eğitim mecburiyetine son verilmelidir. 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu’nda yer alan, “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır’ ibaresi değiştirilmeli, karma eğitim dayatması yerine, demokratik, veliye ve öğrenciye seçme hakkı tanıyan bir düzenleme yapılmalıdır.
Tatil İyi Değerlendirilmelidir
Başarılı olmak için aylardır ter döken öğrenciler 15 günlük ara tatili iyi değerlendirmeli, hem dinlenmeli hem de eksik oldukları alanlarla ilgili çalışmalar yapmalı, en önemlisi de fırsat buldukça bol bol kitap okumalıdır. Karnelerin öğrencilerin şahsında aynı zamanda veliye de verildiği gerçeği unutulmalı ve karne dolayısıyla öğrencilere hiçbir şekilde baskı yapılmamalıdır.
Başta öğretmenler olmak üzere, bütün eğitim çalışanlarını emeklerinden dolayı tebrik ediyor, 2014-2015 eğitim-öğretim yılının ikinci dönemine sorunsuz başlamak için, mevcut sorunların acilen çözülmesi gerektiğinin altını bir kere daha çiziyoruz.